Cumhuriyet Gazetesinin bombalanmasından hemen sonra, bu kez de aynı tetikçilere türbanla ilgili karar veren Danıştay Başkanlığındaki kurul üyelerine yönelik suikast yaptırdıklan,.
Cumhuriyet Gazetesinin bombalanmasından hemen sonra, bu kez de aynı tetikçilere türbanla ilgili karar veren Danıştay Başkanlığındaki kurul üyelerine yönelik suikast yaptırdıklan, saldırıdan hemen sonda örgütün kontrolünde olan medya organlan vasıtasıyla söz konusu eylemler sanki türban karanndan rahatsız olan kesimlerce yapılmış gibi kamuoyu oluşturularak ülkede laik-antilaik kutuplaşması ve çatışma ortamı oluşturulmaya çalışıldığı, böylelikle her iki olayla biran evvel darba zemini oluşmasının hedeflendiği, Diyarbakır Escort fakat Emniyet güçlerinin yaptığı başarılı çalışmalarla olay faillerinin yakalanması ile örgütün amacına ulaşamadığı anlaşılmıştır. ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ üst düzey yöneticilerinden İlhan SELÇUK Ak Parti'nin kapatılması davasından aylar önce yani 23 Ocak 2008 tarihli köşesinde "İktidar partisi zanlı" başlıklı yazı içeriğinde "Savcı kırmızı çizgiyi çiğneyip bölücülük yada dincilik yapan siyasi partiye dava açmasın görür gününü." şeklinde bir yazı yazarak Yargıtay Başsavcısını açıkça tehdit ettiği ve kapatma davası açması yönünde etkilemeye çalıştığı, aynı İlhan SELÇUK yaptığı telefon görüşmelerinde de AK Partiye kapatma davası açılmasının, Diyarbakır Escort ülkede ekonomik kriz çıkmasının ve biraz da karışıklık çıkmasının umut olacağım söylediği de bilinmektedir.
Kuvayı Milliye Derneğinin Mersin ilinde bir düğün salonunda düzenlenen üyelik kabul töreninde, Kuran-ı Kerim ve (3) tabanca üstüne el basan bir gruba dernek başkanı emekli Albay Mehmet Fikri KARADAĞ taralından yemin ettirildiği, dernek başkanı Mehmet Fikri KARADAĞ' m bir masa etrafına topladığı üye adaylarına " Türk anadan ve Türk babadan doğmuş soyunda dönme olamayan Türkoğlu Türküm ben bu uğurda ölmek var öldürmek var" cümleleriyle başlayan bir yemin ettirdiği tespit edilmiştir. Yemin töreninden sonra kendisine soru soran gazetecilere 13.500 kişilik bir hainler listesi hazırladıklarını, bunu kamuoyuna açıklayacaklarım söylediği,
Diyarbakır Escort "listede kimler var" diye sorduklarında ise "senin annen de baban da olabilir" diye cevap anlaşılmıştır. Kuvayı Milliye Derneği Mersin temsilcisi Kemal CANAY' m 13 aralık 2006'da yaptığı basın açıklamasında ise; "Genel merkezimizin, hain olduğunu belirttiği 13.500 kişi ve kurum var. Genel başkanımız Mehmet Fikri KARADAĞ, yurtdışına para kaçıran bu hainlerin listesini onların en çok güvendiği kaynaklardan elde etti. Vatana ihanet kanunu kaldırıldı. Biz bu kanunun yeniden yürürlüğe girmesini istiyoruz. Adam ihanet ediyor elini kolunu sallaya sallaya geziyor. Mersin PKK ve Siyonistlerce işgal edildi. Türk çocukların elinden ekmekleri alınıyor Mersinde suç işleyenlerin %90 nı doğulu ve güneydoğuludur. Türk çocuğu suç işlemez." dediği tespit edilmiştir.
Semih Tufan GÜLALTAY'ın ismini kendisi Elazığ'da görevli iken İHD başkanı Akın BİRDAL'ın tetikçilerini azmettiren kişi olarak duyduğunu, hapisten çıkana kadar herhangi bir görüşmesinin olmadığını,Semih Tufan GÜLALTAY hapisteyken Semih Tufan'ın kardeşi Emre GÜLALTAY'ı Muzaffer TEKİN'in bürosunda tanıdığını, Emre'yi Muzaffer'in yanında 3-4 defa görmüş olabileceğini, Emre'nin kendisine abisinin hapishanede yazdığı kitaplardan 5-6 tane verdiğini,vermiş olduğu kitapları okuduğunu ve çok hoşuna gittiğini,Emre'yle görüşmelerinde ağabeyinin durumunu da sorduğunu,çünkü Semih Tufan'ın yazmış olduğu kitapların çok hoşuna gitttiğini,Semih Tufan cezaevinden çıktıktan sonra Muzaffer'le veya ayrı ayrı en az 10 defa görüştüğünü, Ulusal Birlik Partisinin kurulması aşamasında görüş alışverişlerinin olduğunu,hatta partinin ismini birlikte koyduklarını,partinin genel başkanı olarak kendisini lanse ettiğini,çok defa şahısla devlet sorunları hakkında görüştüklerini, resmi olarak da birkaç defa yanma gittiğini, şahısla Muzaffer TEKİN'in bürosunda da görüştüğünü, çünkü o zamanlar herhangi bir olumsuz durumunun olmadığını, Ulusal Birlik Partisinin Kurulması aşamasında birlikte Ankara'ya giderek bazı şahıslarla görüştüklerini, görüştükleri şahısların hiçbirisini hatırlamadığını,ancak şahısların kendisine eski ülkücüler olarak lanse edildiğini hatırladığını, ilerleyen dönemde Semih Tufan'ın ticari ve gayri menkul faaliyetlerinin devlet tarafından engellendiği söylediğini,bu söylemlerde bulunurken bu olayların kendisinden kaynaklandığını ima etmeye çalıştığını,bunun üzerine kendisine kızdığını ve "bu güne kadar senle görüştüğüme yazık" diyerek yanından ayrıldığını ve bir daha görüşmediğini,
Aradan birkaç gün geçtikten sonra evinde otururken Erhan'ın kendisini telefonla aradığını ve bildiği bir kulübe çağırdığını, kulübün ismini şuan hatırlayamadığını, kulübe gittiğini, kulüpte Erhan ve İsmail'in olduğunu, Erhan'ın biraz sonra Alparslan'la Osman'ın geleceğini söylediğini, yaklaşık bir saat sonra Alparslan ve Osman'ın ayrı ayrı özel otolarla geldiklerini, Alparslan'ın çok yorgun ve bitik bir halde olduğunu, Alparslan'ın Ankara'da bir işimiz var, Ankara'ya gitmemiz lazım dediğini, sonra kendisine dönerek Tekin yalnız sen Ankara'ya gelme biz iki gün sonra geri geleceğiz dediğini, sonra Osman'a dönerek o kaleşnikovu getirdin mi, nasıl sağlam mı diye sorduğunu, Osman'ın da doğrudur getirdim, arabanın bagajında, olmazsa boş bir arazide deneriz dediğini, sonrada sendeki tenekeler nasıl, sağlam mı diye Alparslan'a sorduğunu, Alparslan'ın da Osman'a bendekiler sağlam, benimkiler arabanın gözünde dediğini, bir süre sonra Alparslan, Erhan ve İsmail birlikte Alparslan'ın arabasına bindiğini, Alparslan çok yorgun ve bitkin olduğundan otoyu Erhan'ın kullanmasını istediğini, Osman'ın da kendi arabasına bindiğini ve bu şekilde yola çıktılarını, kendisinin de evine döndüğünü,